Sabahın isli puslu saatleri...
Yatak ben çağırıyor hallerinden kurtulmanın tek motivasyonu “O” @Turuncubikız...
Böyle uzaktan takip eder cilveleşirdik en yazılı halinden...
Bayılırdık sivri diline, benzetirdik kendimize...
İşte o gün özel bir gündü, gözelerden akan uyku yerini merak ve heyacana bıraktı...
İstikamet Ankara...
Ümitköy’de cici bir cafeyi seçmişti “Turuncubikız” iyi ki orayı seçmişti dedik günün sonunda...
Ankara’ya yıllardır giden biz Vaselila Kardeşler; daha önce hiç bu kadar sıcak ve güzel bir mekan keşfetmemiştik...
Turuncunun tercihi bizide mutlu etmişti:)
Öğlen gibi vardık Ankara’ya...
Havanın İstanbul’dan pekte farkı yok, gökyüzü bunalımda... (son zamanlarda çok tripkar kendileri)
Biz tabiki açız;)
Ladycook cafenin sahibeleri; dünya tatlısı anne ve kızı bize harika bir masa kurdular (şiddetle reklam yapıyorum en kralından öneriyorum, Ankara’lılar gidin mutlaka)
Tam bu sırada kapıdan biri girdi....
İlk dikkatimi çeken dünya güzeli gözleri...
Adı neden Turuncu o an anlamlandırdım....
Çünkü o gözleri ortaya çıkaran ve enerjisini, sıcaklığını hissettiren başka renk olamazdı...
Üzerinde turuncu pançosu ile minik bir anne, genç ve güzel kadın, fenomen yada tatlı olan herşey o işte “turucubikız”’dı ve biz artık kavuşmuştuk...
Yıllardır bir aradaymışız da o gün bi kahveye gel demişiz gibi daldık derin muhabbette...
Tabiki yanında getirdiği o harika turuncu buketi ve benim bizzat insatgaramda takip ederken aşık olduğum papuçları :)
Hemen ilk sorum, Muhtesem bir buket bunlar ne güzel düşünmüşsün Turuncubikız?